Yeniden: Bostan ve Gülistan
FUNDA ÖZSOY E.
13.yüzyılda yaşayan İranlı şair Sadî-i Şîrâzî’nin 1257 yılında yazdığı manzum yapıtı “Bostan” ile 1258 yılında yazıp “Gülistan” ismini verdiği mensur yapıtı, “Bostan ve Gülistan” olarak Sufi Kitap tarafından okura sunuldu. Anadolu’nun Yunus Emre’si misali, sözleri en sade haliyle ancak derin manalar yükleyerek kullandığı için yapıtları çok sevilmiş olan Sadi-i Şirazi’nin yüzyıllardır okunmaya devam eden “Bostan ve Gülistan”ı, medreselerde ders kitabı olmuş, yalnızca İslam aleminde değil, Batı lisanlarına de çevrilerek birçok şerh ve çevirisi ile bugün bile hâlâ insanları aydınlatmaya devam etmektedir.
Cemal Aydın’ın çeviri ettiği elimizdeki kitaba “Evrensel Bilgeliğin Kitabı” halinde bir alt başlık da eklenmesi, yerinde bir tercih olmuş; çünkü Sadî-i Şîrâzî bu yapıtıyla yalnızca Müslümanlara değil, bütün bir insanlığa sesleniyor ve son derece değerli öğütler veriyor. Bu bilge şahsiyetin yapıtlarındaki hikmetli öğütlerin vakit içinde kadim bilgiden atasözlerinin içine kadar sokulmuş olması da aslında kelamının değerini vermesi açısından bir ölçü kabul edilebilir.
HERKESE ÖĞÜT VAR
Sadî-i Şîrâzî’nin “Bostan ve Gülistan”ı hem kendi anılarını, deneyimlerini, hem de edindiği bilgi ve bilgelikleri derlediği bir kitaptır. Şahsen yaşadığı ve karşılaştığı olaylardan hareketle yazdığı için bu kitaptaki öğütler, asla yabana atılmamalı.
Eserinde evvel devlet liderlerine seslenir Sadî-i Şîrâzî ve şöyle der onlara:
“Yüce Allah’ın buyruk ve yasaklarına gönülden boyun eğen devlet lideri, Allah’ın müdafaası ve yardımı altında yaşar. Allah sevdiği ve dost edindiği kimseleri asla düşmanlarının insafına bırakmaz! Tutulacak en gerçek yol işte budur! Bu yolun kurallarını çiğnememeye dikkat et, bu istikamette kararlılıkla, azimle yürü! Kesinlikle gayesine ulaşırsın!”Sadece devlet liderlerine mı? Günümüzün lisanıyla söylersek bütün siyasîlere seslenir aslında ve sayısız tarihî misaller vererek bu şahısların nasıl bir yol izlemeleri gerektiğininin altını çizer.
Sadî-i Şîrâzî, güç durumda olanları da unutmaz kitabında; çaresizlere kol kanat germe konusunda pek çok öğütler verir. Kendisi de babasız büyüdüğü için tahminen, yetimler üzerinde bilhassa durur:
“Yetim ağlayınca onun gözyaşlarını sileni bulunmaz, öfkelendiğinde de onun güzel göreni olmaz! Bir öfke boşalmasına kaptırsa kendini, onu sakinleştirecek biri bulunmaz! Sen onun gözyaşı dökmemesi için çalış, gözyaşları Allah’ın Arş’ını bile sallar. Onun ıslak gözlerini nazikçe heyete, yüzünü karartan tozu Allah dehşetiyle sil! Başını koruyan gölgesini kaybetmiş o, başını kaldırabilmesi için onu kendi gölgenin altına al!” Velhasıl Sadî-i Şîrâzî, bir insanın –devlet lideri olsun, vatandaş olsun- gündelik hayatında karşılaştığı her sıkıntıyı enine uzunluğuna ele alır ve çıkmazdan nasıl kurtulmak gerektiği üzerine kendi deneyimlerine dayanarak yol gösterir, rehberlik eder “Bostan ve Gülistan” kitabıyla. İnsanca yaşamanın, insanların yardımına koşmanın ve gönül huzuru içinde hayatını tamamlamanın çabucak hemen bütün reçetelerini bu büyük yapıtta okumak mümkün.
O halde sevgili okur, “Bostan ve Gülistan” kitabını bir başucu kitabı yapmaya ve en bunaldığınız vakitlerde sayfalarını çevirip bir iki satır okumaya bakın. Göreceksiniz ki, içinizin huzursuzluğu dinecek, gönlünüz rahatlayacak.